Sultan Abdülaziz Dönemi̇nde Musiki̇ İcra Edi̇len Saraylar

0
4599
Sultan Abdülaziz Dönemi̇nde Musiki̇ İcra Edi̇len Saraylar Dolmabahce Sarayi
Sultan Abdülaziz Dönemi̇nde Musiki̇ İcra Edi̇len Saraylar Dolmabahce Sarayi

PADIŞAH ABDÜLAZIZ ZAMANINDA SARAYLAR MÜZİK İCRASI

Sultan Abdülaziz Devrinde yaşanan  Saraylar

Sultan Abdülaziz hükümdarlık yıllarını üç sarayda geçirmiştir. Bu saraylar hükümdarlığının büyük bölümünü geçirdiği Dolmabahçe Sarayı, yaz aylarını geçirdiği Beylerbeyi Sarayı ve çok kısa bir süre kaldığı Çırağan Sarayıdır. Bu saraylar dışında zaman zaman bazı kasırlarda da, musiki icrası yapılmıştır. Bu sarayların en mühimi şüphesiz ki Dolmabahçe Sarayı’dır. Şimdi bu saraydaki musiki hayatı üzerinde duralım.

Dolmabahçe Sarayı

Çalışmamızın daha evvelki bölümlerinde belirttiğimiz gibi Dolmabahçe Sarayı değişen yaşam ve teşrifat tarzına uygun bir şekilde Mimar Garabed Balyan tarafından inşa edildi. 1855 yılında inşası tamamlanan bu saray, Osmanlı’nın değişen yüzünün en mühim simgesi oldu. Bu sarayla, eski tip mobilyalarla döşeli saray köşklerinin yerini Avrupai tarzda döşenmiş salonlar, eski tip teşrifat kaidelerinin yerini batı tarzı merasimler aldı. Ayrıca her türlü değişime karşı direnebilecek güç ve derinlikte olan Osmanlı gelenekleri de bu sarayda kendine bir yaşam alanı buldu. Musika-i Hümayun’un çaldığı Batı Müziği eserleri de, Sazendegan’ın icra ettiği Tük Musiki’si besteleri de, Müezzinan’ın okuduğu aşr-ı şerifler de bu sarayın duvarlarında çınladı. Kültürel açıdan bu denli çeşitliliğe sahip başka bir sarayın daha olmadığını söylesek sanırım abartmış olmayız.

Bu denli geniş bir çerçevede icra edilen musikinin saray yaşantısında önemli yer tuttuğu muhakkaktır. Dolmabahçe araştırıldığı zaman birçok mekanda musiki eğitimi ve icrasının yapıldığı görülmektedir. Bu mekanların başlıcaları şunlardır:

1. Saray Tiyatrosu

2.Meşkhane

  • Harem Meşkhanesi
  • Musika ve
  • Sazendegan Meşkhanesi

3.Salonlar

  • Muayede Salonu
  • Zülvecheyn Salonu
  • Mavi Salon
  • Pembe Salon

Sultan Abdülmecid Saray Tiyatrosu

Sultan Abdülmecid tarafından Hicri 1274 (1857- 1858) yılında yaptırılan saray tiyatrosu birçok sanatsal faaliyete ev sahipliği yaptı.276 Şimdiki Dolmabahçe Stadyumu arsası üzerinde bulunan tiyatro üç yüz kişi kapasiteliydi ve otuzu aşkın locası vardı.277 Mimarisi ile göz dolduran bu güzide sanat yuvası Abdülaziz döneminde de icra-yı faaliyete devam etti. Dönem gazetelerinde burada yapılan sanat faaliyetleri hakkında birçok haber görmek mümkündür. 28 Safer 1278 günü yayınlanan “Tercüman-ı Ahval” gazetesinde padişahın saray tiyatrosunda çeşitli gösteriler izlediğinden ve bu gösterileri izlemek üzere Nizamiye ordusu askerlerinin de tiyatroya girmesine izin verdiğinden bahsedilmektedir. Tespit edilen bir arşiv belgesinde padişahın bu gösterilerden birinde
görev alan müzisyen ve hizmetlilere toplam elli bin kuruş ihsanda bulunduğunu görmekteyiz. Gösteride çalan orkestranın mahiyetini ve yapılan gösteri çeşitlerini anlamamıza yardımcı olacağından bu listeyi latinize ederek çalışmamıza koymayı uygun gördük:
İhsan Listesi

İş bu yetmiş sekiz Muharrem’ül haramının on beşinci Salı gecesi şeref-efza-yı vuku bulan tiyatrohanede müstahdem olan Musika-i Hümayun bendeganına ihsan ve inayet –i padişahi buyrulmuş olan meblağın mikdarıyla tevzi’i beyanında defterdir.

Yalnız 50 bin kuruştur

Silk-i mezkurda bulunan olkestra takımı

Miralay Kuatel 2750

Miralay Hasan Bey
2750

Kaymakam Osman Bey
1000

Kolağası Reşit Ağa
700

Mülazım Yusuf Ağa
600

Toplam
7800

Mülazım Şevket Bey
600

Mülazım Abdi Ağa
600

Çavuş Hayri Ağa
400

Çavuş Rauf Ağa
400
Sevengil, s. 19.
Metin And, Tanzimat ve İstibdat Dönemin’de Türk Yiyatrosu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1972, s. 224.
Çavuş Raik Ağa 400

Toplam
10200

Binbaşı İbrahim Bey
500

Binbaşı Faik bey
500

Kolağası Emin Efendi
450

Kolağası Ahmed Efendi
450

Yüzbaşı Ziver Efendi
400

Yüzbaşı Sıdkı Efendi
400

Toplam
12900

Çavuş Selun Efendi
400

Çavuş İbrahim Efendi
400

Çavuş Ratib Bey
300

Çavuş Kadri Ağa
300

Çavuş Kerim Ağa
300

Çavuş Aziz Ağa
300

Toplam
13900

Onbaşı Kamil Bey
300

Onbaşı Tahir Bey
300

Çavuş Nuri Efendi
300

Onbaşı Hüsameddin Efendi
250

Onbaşı İbrahim Bey
250

Onbaşı Halis Efendi
250

Toplam
16550

Onbaşı Saib Ağa
250

Onbaşı İsmet Ağa
250

Onbaşı Nurullah Efendi
250

Onbaşı Halim Efendi
250

Onbaşı Nazım Ağa
250

Toplam
17800

Onbaşı Necip Ağa
250
Vasıf Efendi 250

Edhem Efendi
250

Tahsin Efendi
250

Onbaşı Nebil Efendi
200

Onbaşı Şemsi Ağa
200

Toplam
19200

Onbaşı Vahid Ağa
250

Onbaşı Hurşit Ağa
250

Onbaşı Sabit Ağa
200

Onbaşı Tevfik Ağa
200

Çavuş Ahmet Ağa
300

Çavuş Sa’id Ağa
300

Toplam
20700

Süreyya Bey
250

Tevfik Ağa
250

Raşid Bey
250

Bedri Bey
250

Toplam
21700

Onbaşı Arif Ağa
250

Usta Ruzi
500

Usta Beloni
400

Usta Markiz
400

Bayram Usta
400

Tercüman
300

Toplam
23950

Pandomim Takımı

Binbaşı Atıf Bey
900

Yüzbaşı Mehmet Efendi
900

Yüzbaşı Mahmud Ağa
900

Mülazım Mehmed Efendi
900
Mülazım Aziz Efendi 900

Toplam
4500

Çavuş Ramzi Bey
800

Onbaşı Rüştü Bey
800

Halim Efendi
600

Rıfat Ağa
600

Sırrı Bey
400

Toplam
760

Murad Ağa
300

Ahmed Efendi
300

Şükrü Ağa
300

Akif Ağa
200

Toplam
8700

Canbaz Takımı

Kaymakam Yaver Bey
2000

Yüzbaşı Servet Ağa
500

Çavuş Abdullah Efendi
600

Çavuş Eşref Bey
500

Çavuş Edhem Bey
500

Toplam
4100

Onbaşı Salim Bey
500

Faik Bey
500

Onbaşı Mustafa Bey
300

Hakkı Bey
300

İbrahim Bey
300

Toplam
6000

Kadri Bey
300

Kemaleddin Bey
300

Cemil Ağa
200

Seyfi Ağa
150
Eşref Ağa 150

Toplam
7100

Hurşit Ağa
150

Remzi Ağa
150

Hasib Ağa
150

Reşat Ağa
150

Neşet Ağa
150

Toplam
7800

Kanto Takımı

Mülazım Zeki Efendi
500

Onbaşı İhsan Bey
400

Aziz Ağa
400

Haşim Ağa
300

Rıza Efendi
300

Cemal Ağa
300

Rıza Ağa
300

Toplam
2500

Hizmetciyan

Çavuş Cazim Bey
800

Çavuş Hazım Efendi
450

Hamdullah Efendi
450

Bahauddin Bey
450

Şevki Ağa
450

Toplam
2600

Haşim Ağa
450

Süleyman Ağa
150

Kemal Ağa
150

Mehmet Emin Ağa
150

Nesim Ağa
150

Toplam
3650
Nuri Efendi 150

Ziya Efendi
150

Tevfik Ağa
150

Şefik Ağa
150

İhsan Efendi
150

Toplam
4400

Besim Efendi
150

Faik Efendi
150

Aziz Ağa
150

Neşet Ağa
150

İbrahim Efendi
150

Toplam
5150

Cemil Ağa
150

Abdi Bey
150

Rami Ağa
150

Kamil Ağa
150

Ahmed Efendi
150

Nuri Efendi
150

Arslan Ağa
150

Toplam
6200

Tiyatrohane-i şahanede mukim ve müstahdem hizmetciyan

Vanil 400

Nikola
300

Hamal İstepan
100

Toplam
800

İcmal

23900

8700

7800
2500

6200

800

Toplam 50000

Tiyatro-yu Şahane’de müstahdem Musika-i Hümayun bendeganına eltaf u inayet-i hazret-i padişahi bulunan ihsan-ı şahane balada muharrer olduğu vechile orkestra ve pandomim ve kanto ve canbaz ve hizmetciyan ile Tiyatro-ı Şahane’de mukim hademeye ber minval-i muharrer tevzi ve taksim olunmuş iduğunden iş bu ni’am-ı celile ve eltaf-ı seniyye-yi hazret-i şehinşahiye şükraniyetten başka hiç bir diyeceğimiz olmadığı halde heman hayriyye-yi eyyam-ı ömr ü ikbal-i cenab-ı cihanbaninin tekrar ve tezkarına muvazabet etmekte bulunduğumuz mehat-ı ilm-i alileri buyrulmak babında iş bu defter-i acizanemiz takdim kılındı ol babda ve her halde emr ü ferman hazret-i menlehulemrindir.

Binbaşı Ahmet Atıf- Binbaşı Faik – Binbaşı İbrahim -Kaymakam Yaver –Kaymakam Osman -Miralay Hasan Akif- Miralay Guatelli Bey.278

Bu belgede Abdülaziz dönemi saray tiyatrosunda yaklaşık elli kişilik bir orkestranın musiki icra ettiği görülmektedir. Ayrıca aynı gösteri içinde pandomim, kanto ve canbaz takımlarının da performanslarını sergilemeleri burada yapılan temsilin pek çok değişik sanat disiplinini içerdiğini göstermektedir. Bu vesikadan orkestra ile beraber musiki hocalarının da ihsan gördüğünü görmekteyiz. Ustalar başlığı altında
ihsan alan bu isimler Usta Markiz, Bayram Usta, Usta Beloni ve Usta Ruzi’dir279.

Bir başka belge ise 1278 yılının Safer ayında düzenlenen bir temsil dolayısıyla verilen ihsanları göstermektedir. Yukarıda verdiğimiz belgede ismi geçen sanatçı ve hizmetkarların hemen hepsinin bu belgede de ihsan almış oldukları görülmektedir. Bu durum bize hem saray tiyatrosunda sıklıkla performanslar düzenlendiğini, hem de Musika-i Hümayun üyelerinin sıklıkla padişahtan ihsanlar aldığını göstermektedir. Musika-yı Hümayun ser muallimliğinden 3000 kuruş maaş alan Guatelli’nin, tiyatroda sergilediği bir gecelik performans için 2600 kuruşla ödüllendirilmesi bu ihsanların ne kadar büyük olduğunu gözler önüne sermektedir.

Refik Ahmet Sevengil, Abdülaziz döneminde düzenli olarak yapılan bu gösterilerin yanı sıra, İstanbul’da bulunan bazı yabancı sanatkarların da saray tiyatrosuna çağırılarak temsiller verdiğini yazmıştır. 280 Yazar ayrıca saray tiyatrosunda ilk Türkçe temsillerin bu dönemde sergilendiğini, bu durumun saray dışında tiyatro yapanların da Türkçe temsiller verme hususunda şevkini arttırdığını beyan etmiştir.

Abdülaziz döneminin ilk yıllarında faaliyetlerine devam eden Saray Tiyatro’su 1866281 yılında yanmıştır. Bu yangının ardından tiyatronun yeninden yaptırılmaması

BOA, HH. MH, 611/ 17.
Bu isim Arab harfleri ile şeklinde yazılmı olan bu ismin Rossi olma ihtimali yüksektir.
Sevengil, s. 46.
The Levant Herald, 22 August 1866, s. 229.
Abdülaziz’in batılı sanatları sevmediğini iddia edenlerin en mühim dayanak noktalarından birini teşkil etmektedir. Çalışmamızın daha evvelki bölümlerinde de belirttiğimiz gibi bize göre bu durumun nedeni Abdülaziz’in sanat zevki değil o tarihte mevcut olan siyasi konjonktür olmalıdır. Abdülaziz’in Naum Tiyatro’sunda sürekli olarak bir loca kiralaması ve buraya yaptığı yar

Sultan Abdülaziz’in mabeyncilerinden Halil Bey ile Mösyö Naum arasında 1869 yılında yapılan sezonluk mukaveleye göre tiyatro yönetimi padişahın, tiyatroya geldiği zamanlarda bir ve üçüncü kattaki iki loca ile ikinci kat localarının tamamını ona ve heyetine tahsis etmeyi, lüzumu halinde sultanın maiyeti için istenecek üçüncü ve dördüncü kat localarının biletlerini vermeyi taahhüt etmiştir. Bunun karşılığında
Mabeyn-i Hümayun tarafından, tiyatroya elli bin frank ücret ödenmiştir. 283 1864 yılında
İngiltere’de yayınlanan bir gazete haberinde sultanın Naum Tiyatro’sunu ziyaret ettiği ve gösteriyi diğer izleyiciler gibi opera gözlüğü takarak izlediği yazılmıştır. Aynı haberde tiyatroya oğlu ve yeğeniyle gelen sultanın bu gösteride Verdi’nin “ Travatore” operasından ve “Crispino” adlı eserden pasajlar dinlediği ve performanslarından dolayı

Atatürk Kitaplığı Muallim Cevdet Evrakı, 08- 10- 08.
BOA, HR. TO, 474- 23.
BOA, HH. MH, 917- 92.

tiyatronun direktörüne elli lira ihsanda bulunduğu yazılmaktadır. 284 1868 yılında yayınlanan bir başka haberde ise Sultan’ın Naum Tiyatrosu’na gelerek “Sevil Berberi” operasından ve diğer bazı operalardan bölümler izlediği yazılmaktadır.285

Saray Tiyatrosu’nun yanmasının ardından Naum Tiyatro’su resmi ziyaret programları içinde de yer bulmuş, Osmanlı Devleti’ni ziyaret eden yabancı devlet büyükleri için burada temsiller verilmiştir. 1869 yılında İstanbul’a gelen Walles Dük’ü ve eşi onuruna burada üç temsil verilmiş, 7 Nisan’da verilen son temsile Sultan Abdülaziz ve Osmanlı devlet erkanı da katılmıştır.286 Aynı yıl içinde İstanbul’u ziyaret
eden Avusturya İmparatoru’nun ziyaret programında da Naum Tiyatro’suna giderek bir temsile katılacağı görülmektedir.287 Osmanlı Devleti’ni ziyaret eden bir başka hanedan üyesi olan İmparatoriçe Eugenie’nin programında da tiyatroya gideceği yazılı olmasına rağmen bu yazı daha sonra kırmızı kalemle çizilmiştir. 288 Refik Ahmet Sevengil, Eugenie’nin program gereği tiyatroya gideceğini ancak daha sonra bu ziyaretten vazgeçildiğini yazmıştır. 289 Bu durumda bahsettiğimiz belgede tiyatro ziyaretinin çizilmesinin sebebi bu ziyaretin iptali olmalıdır. Arşiv belgelerinde Naum Tiyatrosu’nun devlet tarafından desteklendiğine dair birçok belge vardır. 1289 yılına ait bir belgede Naum Tiyatro’sunun gaz masraflarının Hazine-yi Hassa tarafından karşılandığı görülmektedir. 290 Birçok kere saray erkanını ve önemli müzisyenleri ağırlayan Naum Tiyatro’su 1870 yılında, İstanbul’da pek çok mekanın zarar gördüğü büyük bir yangında tamamen yandı ve bir daha tamir ettirilmedi.
Meşkhane

Dolmabahçe meşkhanesinin nerede bulunduğuna dair elimizde kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Zaman içinde mekanların kullanım amaçlarında meydana gelen değişiklikler meşkhanenin yerinin tespit edilmesini imkansız hale getirmiştir. Buna rağmen Cumhuriyet öncesinde meşkhane olarak kullanıldığı düşünülen bazı odalar bulunmaktadır.

Dolmabahçe Sarayı’nda mabeyne ve hareme bağlı iki meşkhane olduğunu tarihi kaynaklardan öğrenmekteyiz. Bunlardan ilki mabeyne bağlıdır ve sarayda bulunan erkek müzisyenlerin eğitim görmesi için dizayn edilmiştir. Şu ana kadar bu konuda yapılan tek çalışmanın yazarı olan Şule Yum, bu meşkhanenin sarayın dışında bulunan

The Glasgow Daily Herald, 6 January 1864, s. 3.
The Daily News, 18 April 1868, s. 6.
Süha Umur, “Abdülaziz ve Naum Tiyatrosu”, Milli Saraylar Dergisi, İstanbul 1993, s. 76.
287 HR. TO, 163 / 11.
288 HR. TO, 70/ 35.
Sevengil, s. 63.
Şule Yum,“Dolmabahçe Sarayı ve Meşkhane Üzerine Görüşler”, Milli Saraylar Dergisi, İstanbul 2004,sy .
2, s. 55.
bir yapı olması gerektiğini ve bu mekanın saray içinde aranmasının yersiz olduğunu belirtmiştir. 291 Günümüzde Dolmabahçe Sarayı’nı en iyi tanıyan kişiler arasında gösterilen “Cengiz Göncü” 292 kendisi ile yaptığımız mülakatta, sarayın mabeyn kısmında bulunan “Muayede Salonu” nun deniz tarafında bulunan balkonunun Musika’ya ait olduğunu belirtmiştir. Bu balkonda bulunan merdivenden aşağıya inildiği zaman karşımıza çıkan, Muayede Salonu’nun kapısının yanında bulunan ve zemin katta olmasına karşın bodrum olarak tabir olunan bir odanın, üç metre kalınlığında bir duvara sahip olduğunu, bu durumun ses yalıtımı için düşünülmüş olabileceğini ve dolayısıyla bu odanın “Musika Meşkhanesi” olma olasılığını arttırdığını belirtmiştir.293 Abdülaziz devrinde Musika’ya çerağ edilen Saffet Atabinen mabeynde bulunan bir mekanda tüm sazların aynı anda meşk ettiğini söylemiştir.294 Saffet Atabinen’in bahsettiği bu mekanın muayede salonun alt katında bulunan bu oda olma ihtimali çok kuvvetlidir.

Bir arşiv belgesinde geçen “Paşa dairesinde kara tarafında alt katta bulunan çalgıcı odalarından ref’ olunan eşya” ibaresinden kast edilenin meşkhane mi, bir depo mu olduğu konusunda kesin bir bilgiye ulaşamadık ancak meşkhanenin yerinin tespiti hususunda paşa dairesinin alt katında bulunan odaların da incelenmesi gerektiği kanaatindeyiz.295

Belgeler de meşkhanede eğitim veren hocalar hakkında çeşitli bilgilere ulaşmak mümkündür. Abdülmecid’in son saltanat yıllarına ait bir belgede meşkhane hocaları ve almış oldukları maaşlar şu şekilde verilmiştir:

296
Şekil 19: Abdüilmecit Dönemi meşkhane hocalarına ait bir tablo.

Bu durumda Abdülmecid döneminde meşkhanede keman, kemençe, vals, şan dersleri verildiği görülmektedir. Belgede bahsi geçen balo ustası Markiz ise büyük
Dolmabahçe Sarayı müdürü.
Cengiz Göncü ile Yapılan Mülakat, yer: Başbakanlık Osmanlı Arşivi, tarih: 26 Nisan 2012, saat 16: 45.
Gazimihal, s. 117.
HH. MFŞ, 2 / 69.
Saz, 53.
BOA, HH.d, 693.
ihtimalle dans hocasıdır. Sarayda düzenlenen çeşitli dans gösterileri ve baloları düzenlemekle görevli olması da muhtemeldir.

Abdülaziz’in cülusundan sonra meşkhanede bulunan hoca kadrosunda yapılan değişiklikler bazı hocaların işlerine son verilmiş bazılarının ise maaşlarında farklılıklar olmuştur. Abdülaziz döneminin ilk yıllarında meşkhane eğitim kadrosu şu şekildedir:

Meşkhane Muallimleri Maaşı

Bu dahi
Kemani Todoraki Maaşı 1000
(Kezalik tarih-i mezkurdan
İtibaren kat’ olunmuş olduğu defter-i mezkurda muharrer olmağla şerh verildi ) Bu dahi
Kemançeci Hristo Maaşı 1000 Bu dahi
FolisUstası Markiz Maaşı 600 Bu dahi
Balo Ustası Markiz Maaşı
6000
Tavşan ve Köçek ustası Kiryako Zevcesi
(Mezbure tarih-i mezkurdan
beri
El’an müstahdem bulunduğundan
mahiyesi ifa olunduğu muharrer olmağla şerh verildi.) Hanende Muallimi Nikos Maaşı
400 (Yetmiş sekiz senesi
Mayıs’ı ibtidasından kat’olunduğu defter-i varidede muharrer
olmağla şerh verildi) Alafranga Keman Muallimi Pavli Maaşı
600
( Maaş-ı mezkur yetmiş yedi
senesi Ağustos iptidasından itibarenkat’kılındığı defter-i
mezkurda muharrer olmağla şerh verildi )
Şekil 20: Abdülaziz’in Cülusunun Ertesinde Meşkhane Hocaları. 297
Meşkhane ile ilgili rastlanan bir diğer belge türü de eğitim için alınan enstrümanların makbuzlarıdır. Bu belgelerin birinde meşkhane için 3000 kuruşa üç adet işlemeli lavta ve 1100 kuruşa iki adet işlemesiz lavta alındığı görülmektedir.298 Başka bir belgede ise Musika’ya alınan yeni fasıl takımına meşk ettirilmek üzere sazlar alındığı görülmektedir. Böylece müzik icra etmek amacıyla saraya alınanların
kendilerine temin edilen sazlarla eğitime tabi tutuldukları görülmektedir. Bu belgede alındığı söylenen sazlar ve pahaları şu şekildedir:
BOA, HH. MH, 650 / 58.
298 BOA, MB, 154/ 128.

Şekil 21: Meşk için alınan sazlar. 300

Tarihi kaynaklarda Musika-i Hümayun’da müzik eğitimi yanında dil ve yazı eğitimi gibi çeşitli branşlarda eğitim verildiğini de görmekteyiz. Ancak bu eğitimin saray meşkhanesinde mi Musika’ya bağlı bir kışlada mı yapıldığı hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Çalışmamızın Musika-i Hümayun başlığında bu konudan tafsilatlı olarak bahsedeceğimiz için bu bölümde bu kadar değinmeyi uygun bulduk.

Meşkhane’de hanende ve sazendeleri eğitmekle görevli olan çok önemli Türk musikisi üstatları olduğundan daha evvel bahsetmiştik. Çalışmamızın Abdülmecid dönemine ayrılan kısmında verdiğimiz bir belgede Musika’da bulunan hanende ve sazendeleri eğitmek üzere atanan Haşim Bey, Todoraki, Santuri İsmet Ağa, Tanburi Osman Ağa’ ve Kanuni Ömer Ağa gibi önemli üstatların isimlerini görmüştük. Arşiv belgelerinden bu isimlerin Abdülaziz döneminde de hizmete devam ettiğini hatta Tanburi Osman Ağa’nın uzun yıllar ser-sazendelik görevinde bulunduğunu
görmekteyiz.301

Resmi evraklarda meşkhanede eğitim veren hocalar için genellikle “usta” tabirinin kullanıldığını görmekteyiz. Bir sanatkarın diğer sanatkarlardan farklı olarak öğrenci de yetiştirdiğini gösteren bu ibarenin bazı önemli hocaların mühürlerinde de kullanıldığı görülmüştür. Örneğin Guatelli paşanın mühründe “Guatelli Bey Usta” yazmaktadır.
299 Kastedilen Lavta olmalıdır.
300 BOA, MB, 155/ 20.
BOA, HH. D, 653.

Şekil 22: Guatelli Paşa’ya ait mühür.302
Devletin resmi görevlisi olan bu kişilerden başka meşkhanede dönem dönem dersler veren bazı sivil müzisyenlerin de olduğu muhakkaktır. Ancak çalışmamızda bu dönemde meşkhanede ders verdiği için para alan herhangi bir sivil müzisyenin ismine rastlamadığımızı belirtmenin gerekli olduğunu düşünmekteyiz. Kısacası Abdülaziz döneminde mabeynde bulunan saray meşkhanesi hem Batı Müziği hem de Türk musikisi alanlarında eğitim vermeye devam etmiş, ayrıca bünyesinde milli danslardan pandomime ve orta oyununa kadar çok geniş bir yelpazede eğitim verilmesi hasebiyle devletin yegane konservatuarı olma özelliğini korumuştur.

Saray’ın harem bölümünde cariyelerin ve hanedan mensuplarının musiki eğitimi alması amacıyla kurulmuş bir meşkhane bulunduğunu bilmekteyiz. Ancak, bu meşkhanenin yeri de günümüzde bilinmemektedir. Saray’ın harem kısmında bulunan bazı odaların meşkhane olarak kullanılmış olabileceği hususunda değişik görüşler vardır:

Leyla Saz bu meşkhanenin mabeyne yakın bir yerde ve zemin katta kurulu olduğunu yazmıştır.303 Çağatay Uluçay da Çırağan ve Dolmabahçe Meşkhaneler’inin sarayın zemin katında olduğu bilgisini vermektedir. 304 Şule Yum, Leyla Saz’ın bahsettiği meşkhane yerinin saray plan şeması içinde tespit edilemediğini, bu şemada harem tarafında bulunan mabeyne yakın bir dairenin var olmadığını yazmıştır.305 Yum yazısının devamında Leyla Saz Hanım’ın meşkhaneyi tanımlarken “o yoldan girer” ibaresini kullandığını ancak bu açıklamanın da meşkhanenin yerini tespit etmemizi sağlayacak bir nitelik taşımadığını belirtmektedir. Ayrıca Yum, Mabeyn-i Hümayun’un üst katında bulunan ve günümüzde müzik odası olarak takdim edilen 47 numaralı odanın ve bu odadan geçilerek gidilen bir iç oda olan 49 numaralı odanın meşkhane

BOA, HH. MH, 682/ 68.
Saz, s. 53.
Çağatay Uluçay, Harem, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1971, c.II, s. 152.
Yum, s. 50.
olarak kullanıldığını gösteren kesin bir bilgiye ulaşılamadığını, 47 nolu odanın müzik odası olarak tanıtılmasının nedenlerinin veliahtların bu odada müzik dersi aldığının rivayet olunması ve 1927 yılında yapılan sayımda bu odanın dolabından çok sayıda müzikle ilgili materyal çıkması olduğunu yazmıştır.306

dımlar bu tezimizi doğrular mahiyettedir.

CEVAP VER