Sultan Abdülaziz ordusunun başında olmaksızın, Batı memleketleri veya Avrupa’yı sadece seyahat ve ikili ilişkiler kurmak amacıyla ziyaret eden ilk ve son Osmanlı padişahıdır. Aslında bu gezi onun arzusundan çok yakınındaki devlet adamlarınca düzenlenen ve planlanan bir olaydır.
Kırım Savaşı’nın üzerinden on seneden fazla bir zaman geçmiş ve bu arada Avrupa’da dengeler değişmiş, Rusya’ya karşı politikalar da eskisinden farklı bir görünüm almıştı. Sırbistan ve Girit isyanlarında Rusya’nın yanında batılı devletlerin de parmağı olduğu açık bir biçimde gözüküyordu. Paris Anlaşması’na rağmen, Osmanlı Devleti’nin hali, Sırbistan olaylarının yanında, Girit isyanı ve “Şark Meselesi” nin tekrar alevlendirilmesi gibi sebeplerden dolayı endişe verecek bir şekil almıştı. Alî Paşa hükümeti, üstadı Reşid Paşa gibi bir taraftan bu olaylarla mücadele ederken diğer tarafın da, Rusya’nın entrikalarına karşı eski müttefikleri olan, Fransa ve İngiltere’nin desteğini almayı zorunlu görüyordu. III. Napolyon’un, Paris’de açacağı “Umûmî Fuar” bu amaç için önemli bir fırsattı. Gezinin altyapısını oluşturan Alî Paşa aslında geziyi bir emr‐i vaki haline getirmişti.
Ortaköy Camii’nde Cuma Namazından sonra, görkemli törenlerle başlayan gezi 21 Haziran 1867 7 Ağustos 1867 tarihleri arasında tam 46 gün sürmüştü. Sultanın bindiği Sultaniye Vapuruna 6 vapur daha refakat etmişti. Maiyyet 56 kişiden oluşuyordu. Bunlar arasında Bolu’lu aşçılar bile vardı. Sultan Abdülaziz, aşçılarını, hatta içecek suyunun yanında abdest suyunu bile yanında götürmüştü.
Sırasıyla Çanakkale Boğazı, Messina, Tulon’a varılmış, halkın büyük tezahüratı altında trenle Marsilya’ya gelinmiş, 30 Haziran’da Paris Garı’nda İmparator III. Napolyon tarafından törenle karşılanmıştır. Tuileri Sarayı’nda misafir olunmuş, 187 gün kadar burada kalınmıştır. Daha sonra benzeri merasimler altında Manş Denizi geçilerek Dover Limanı’ndan İngiltere topraklarına ayak basılmıştır.
Burada Veliahd Prens Edward tarafından top atışlarıyla karşılanan hükümdar 12 Temmuz 1867’de Londra’ya götürülmüştür. Kraliçe Victoria kendisine İngiltere’nin en büyük nişanı olan “Dizbağı Nişanı” nı takdim etmiş, ayrıca iki hanedan arasında akrabalık kurmak isteğini de bildirmişti. Ancak bu teklifine red cevabı almıştır. Sultan Abdülaziz Londra’da gezip görülecek askeri ve Sinai tesisleri inceledikten sonra 23 Temmuz 1867’de Belçika’ya uğurlanmış, burada Kral II.Leopold tarafından karşılanmıştır.
Oradan da Viyana’ya geçmiş, burada da Prusya Kralıyla görüşmüştür.Viyana’da Francois Joseph’in üç gün misafiri olduktan sonra Vidin-Rusçuk‐Varna yoluyla devam etmiş.Varna’da tekrar Sultaniye zırhlısı ile 7 Ağustos 1867’de İstanbul’a dönmüştür.
Genel olarak bakıldığında; Sultan Abdülaziz’in Avrupa seyahati görünüş olarak muhteşem ve parlak bir seyahattir. Uğradığı her ülkede Sultan ve maiyeti halkın gözlerini kamaştırmış, gazetelerin manşetlerini süslemişlerdir.
Ancak ani gelişmeler ve dengeler nedeniyle siyasi sonuçlar açısından istenilen hedeflere ulaşılamadığı da bir gerçektir.