İstanbul 9 Şubat 1830 – 4 Haziran 1876 Osmanlı padişahlarının 32.’si. (25 Haziran 1861-30 Mayıs 1876) II. Mahmud’la Pertevniyal Valide Sultan’ın oğludur.
15 yıllık saltanatı iç ve dış politikalar, ekonomik buhranlar, toplumsal eylemler bakımında yoğun olaylar ve gelişmelerle geçmiştir. “Sultan Aziz Devri” denen bu kısa dönem Batı’ya açılışın getirdiği lüks ve sefahat, Padişahın Mısır’a ve Avrupa’ya yaptığı gezilerin yankıları, “Aziziye” denilen giyim kuşam ağırlıklı bir modanın doğması, basının günlük yaşama girmesi sonucu halkta yeni düşüncelerin ve özgürlük isteklerinin yaygınlaşması; askeri, endüstriyel ve ekonomik açıdan Avrupa’ya bağımlılığın artması, ayrılıkçı ayaklanmaların yoğunlaşmasıyla dikkat çekmiş ve 600 yıllık Osmanlı tarihinin önemli bir dönemini oluşturmuştur.
Sultan Abdülaziz Arapça, din, edebiyat, musiki dersleri almış ancak politik ve askeri deneyimler edinmesine izin verilmemiştir. Kurbağalıdere’deki Köşkü’nde daha çok spor yaparak, ava çıkarak ve resim yaparak vakit geçirmiştir.
1861-71 dönemlerinde Karadağ, Eflak-Boğdan, Sırbistan ayaklanmalarıyla boğuşmuştur. 3 Nisan 1864’te İstanbul’un en önemli yapıtaşı Galata Köprüsü hizmete girmiştir. 1867’de ilk kez, bir Osmanlı Padişahı sıfatıyla Avrupa’ya resmi geziye çıkmıştır. Bu gezinin etkileriyle Avrupa’dan borç alarak Çırağan ve Beylerbeyi Sarayları’yla; Ayazağa, Tokat Bahçesi, Alemdağ ve İcadiye Köşkleri’nin yapımlarını başlatmıştır.
1868’de ilk kurum sayılan “Şura-yı Devlet” oluşturulmuş, “bahriyye” ve “adliyye” nezaretleri kurulmuş, yabancılara Osmanlı topraklarında mülkiyyet hukuku tanınmış, pasaport ve mürur tezkiresi uygulaması yine bu yıllarda gerçekleşmiştir. Saltanatının on yıllık döneminin iki kötü olayı 5 Haziran 1870 Beyoğlu yangını ve 1871’de Sadrazam Ali Paşa’nın ölümüdür.
1875 Hersek ayaklanması, Sırbistan-Karadağ Savaşları, Bulgaristan’ın ayaklanması, Selanik Vak’a’sı, medrese öğrencilerinin ayaklanması, Rusya- Avusturya ve Almanya’nın Osmanlı’nın iç işlerine müdahale etmesi gibi gelişmelerin sonucunda askeri bir darbeyle Abdülaziz tahtan indirilmiştir.
Önce Topkapı Sarayı oradan Çırağan Sarayı Feriye Dairesi’ne kapatılan Abdülaziz tahttan indirilişinin beşinci gününde bilek damarlarını keserek intihar etmiştir.
Şişman, ablak yüzlü, ak düşmüş çember sakallı olarak betimlenen Abdülaziz bol kesimli giysileri tercih etmiştir. Batı-Doğu giyim tarzının karışımı olan bu biçim “Aziziye” denen bir modaya öncülük etmiştir. Tipine uygun tabla fese de o zaman “Aziziye” denilmiştir.
Hayal, ortaoyunu ile güreş O’nun döneminde altın çağını yaşamıştır. Tiyatroyu sevmeyen Abdülaziz’in köçek oynatması, horoz döğüşü ve Karagöz seyretmesi Batılılarca eleştirilmiştir.
Alafrangaya ilgi duymayan Padişah Doğu esintili üslubları tercih etmemiştir. Heykeli yapılan tek padişahtır.