Osmanlı’nın Sanatkâr Sultanları Ki̇mlerdi̇r?
Bestekârlığının yanında hat bilen, resim yeteneğine sahip Sultan Abdülaziz’de tebarüz eden sanata karşı ilgi, Osmanlı sultanları için bir aile geleneğiydi âdeta.
“Osmanlı sarayında sanat, yalnızca destek gören değil, aynı zamanda üretilen bir değerdi.” sözleriyle ifade ediyor sarayın sanat merakını. Serginin küratörlüğünü üstelenen Mehmet Lüfti Şen de, Osmanlı’da Saray’ın, sanatı desteklemenin ötesinde sanatı bizzat icra eden padişahlar tarafından yönetildiğini belirtiyor ve ekliyor: “Hemen hemen tüm Osmanlı padişahları sanatla uğraşmış, hatta ilgilendikleri sanat alanının şaheserlerini yaratmışlardır. ‘Eskizlerden Yağlıboyalara Ressam Sultan Abdülaziz’ projesi, bu tespiti batılı anlamdaki resim sanatı açısından tamamlayan önemli bir halkayı oluşturuyor.”
Geleneksel sanatlar için “altın çağ” olarak nitelendirilen Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren şehzadelerin bir zanaat öğrenmeleri gelenek halini almıştı.
Şehzadeler kendileri için tayin edilen lala gözetiminde askeri ve fenni ilimlerde kendilerini geliştirirken, işinin ehli bir sanatkâr tarafından da sanat alanında eğitilirlerdi. Kanuni kuyumcu, II. Bayezid icazetli bir hattattı.
Keza II. Murat da hattattı. I. Selim tıpkı Kanuni gibi kuyumcu, yine II. Mahmud ve Abdülmecid de dönemlerinin en iyi hattatları arasındaydı.
Fatih Sultan Mehmet’in resme olan ilgisini, günümüze kadar gelen kendisine ait portrelerden biliyoruz. Fatih’in İtalya’dan davetle getirttiği ressam Gentine Bellini’den başlayarak Sultan Abdülaziz’in sarayda bizatihi görevlendirdiği Polonyalı ressam Stanislav Chlebowski’ye kadar Osmanlı padişahlarının konuğu olan yabancı ressamlar, sarayın resim koleksiyonunun oluşmasına katkı sağladılar. Yabancı ressamlar şehr-i İstanbul’da bulundukları süre içerisinde ayrıca resmin, bir sanat dalı olarak Türk topraklarında yerleşip gelişmesine de öncülük ettiler.
Bizzat uğraştığı sanatı, aynı zamanda diğer Osmanlı padişahları gibi destekleyen Abdülaziz’in de, İstanbul’da sanat hayatına Avrupalı bir etki katmak gayesiyle Fransız sanatçı Guillemet’nin Beyoğlu’nda bir resim atölyesi açması için teşvik ettiğini biliyoruz.
Sanat tarihi uzmanları, Şeker Ahmet Paşa’nın da bu atölyenin öğrencileri arasında yer aldığını belirtiyor. Syrıca Şeker Ahmet’in, ülkemizde gerçek anlamdaki ilk resim sergisini, 7 Nisan 1783 tarihinde açtığını kaydediyor.