Musika-i Hümayun sarayda bulunan tüm musiki kurumlarını bünyesinde barındıran bir çatı kurumdur. Çalışmamızın bu bölümünde Musika-i Hümayun başlığı altında ele aldığımız bölüm ise bu kuruma bağlı olan Batı müziği ve askeri müzik yapmakla görevli topluluktur.
Bu topluluğu ele almadan önce Musika’ya bağı bulunan ve Osmanlı Devleti geneline yayılmış olan askeri bandolardan bahsetmek gerekir. Arşiv kayıtlarında bu bandolar için genel bir tabir olan Alay Musikaları tabirinin kullanıldığı görülmektedir.
II. Mahmut dönemi itibarıyla başlayan yeni tip askeri yapının bir unsuru olan bandolar zamanla tüm ülkede bulunan askeri birliklere yayılmıştır. M. Ragıp Gazimihal askeri birliklerde gerçek manada bandoların kurulmasının ancak saray bandosunun yerini sağlamlaştırmasının ardından gerçekleşebildiğini yazmıştır. Ayrıca 1850 yılından önce askeri birliklerde oturmuş askeri Musika’nın bulunduğunun söylenemeyeceğini ve bu tarihten önceki bandoların sadece tanbur-majör borazanlarından ibaret olduğunu
yazmıştır.
Takiyüddin ise hicri 1254 [ 1838/ 1839] yılından evvel askeri Musika’nın yanı sıra “Tranpeta Düdük Bando’su” adı verilen bir bandonun olduğunu ve bu takımın sultan tarafından belirtilen tarihte lağv edildiğini yazmıştır.
II. Mahmut dönemine ait pek çok belgede tranpeta bölüklerinden bahsedildiğini görmek mümkündür. 1250 [1834/ 1835] tarihli bir belgede, Selimiye Kışlası’nda bulunan iki alayın tranpeta neferatının musiki eğitimi almaları için Musika-i Hümayun’dan Muhsin Ağa adlı bir şahsın muallim olarak atandığı görülmektedir. Bu belge de tranpeta neferatı ibaresinin kullanılması bu alaylarda bulunan musika takımlarının Takiyüddin’in bahsettiği tranpeta düdük bandosu olduğunu
göstermektedir. 619 Bu belgeden elde edilen diğer bir önemli çıkarım ise alay
musikalarını Musika-i Hümayun ile ilişki içinde olduğudur. Zira Musika-i Hümayun üyeleri sarayda yürüttükleri icrai faaliyetlerin yanı sıra zaman zaman ülke geneline yayılmış olan alay musikalarında eğitmenlik ve şeflik görevlerini de üstlenmişlerdir.
Alay musikalarının en çok yaygınlaştığı dönem olarak Abdülaziz dönemi gösterilebilir. Abdülaziz hükümdarlık döneminin ilk yıllarında Alay musikalarının geliştirilmesi için bir dizi tedbir almıştır. Bunların en mühimi orduya bağlı olan musikaların ıslahı ve kontrol altında tutulması için Umum Musikalar Nezareti adında bir nezaret kurdurmasıdır. Mabeyn İradeleri dosya tasnifinde bulunan 20 dosya 15 gömlek numaralı belge bu nezaretin kuruluş kararını içermektedir.
Hicri 1281 ( 1864) tarihli bu belgeye göre orduya bağlı musikaların ıslahı için bir mektep heyeti kurulması kararlaştırılmış ve daimi olarak musikaların kontrolünü sağlaması amacı ile Umum Musikalar Nezareti adında bir nezaret kurulmuştur. Yeni kurulan bu kurumun başına sonradan Neyzen Yusuf Paşa olarak tanınacak olan Yusuf Bey getirilmiş ve bu göreve atanması ile birlikte mirlivalık rütbesine terfi ettirilmiştir.
Ancak ne yazık ki bu kurumun ömrü çok fazla olamamış kısa bir süre görev yaptıktan sonra lağv edilmiştir.
Alay musikalarının mevcutları hakkında bazı belgelerde bilgiler bulmak mümkündür. Abdülaziz dönemine ait alay musikaları mevcudu ile ilgili bir nizamnamede, belgenin tanzim tarihinden evvel yayınlanan bir nizamname ile alay musikaları mevcudunun seksen kişiden kırk kişiye düşürüldüğünü ancak bu sayı istenen ölçüde bir musiki icra etmeye kafi gelmediğinden mevcutların yeniden seksen kişiye
çıkarılmasının kararlaştırıldığı yazılmaktadır.
Bu belgeden hareketle alaylarda bulunan musikaların seksen civarında müzisyenden kurulu olduğunu söyleyebiliriz. Elimizde bulunan bazı mevcudat cetvelleri de bu durumu doğrular mahiyettedir. Örneğin bahriye muzikasının mevcudunu gösteren bir cetvelde bahriye musikasında yetmiş iki müzisyenin görev yaptığı görülmektedir.
Belgelerden Abdülaziz döneminde alay musikalarının neredeyse tüm ordu birimlerine yayıldığını görmek mümkündür. Hatta bir dönem süvari alaylarında bile musika takımları kurulduğunu belgelerden anlamaktayız. İrade Dahiliyye dosya tasnifinde bulunan bir belgede süvari alaylarında da diğer alaylarda olduğu gibi birer musika olduğundan bahsedilmektedir. Bu belgeye göre, musikaların alayın hareketi esnasında hayvan üstünde musiki icra etmeleri sebebiyle musiki icrasında başarısız olmaları gerekçesiyle lağv edilmesi gerektiği Sultan’a bildirilmiş, bunun üzerine sultan
mezkur musikaların lağv edilmesi kararını vermiştir.
Gerek arşiv kaynaklarında gerekse diğer kaynaklarda alay mızıkalarının ülkenin en uzak köşelerine kadar yayıldığını gösteren birçok kaynak vardır. Bu belgelere verilebilecek en güzel örneklerden biri Bosna’da yeni kurulan bazı askeri birlikler için yapılan bir marşla alakalıdır. Bu belgede Latin Milleti Fratoru ( ruhani reisi) olan Fra Gurgo Maretiç’in Bosna düzenlenen yeni askeri birlikler için Boşnakça bir manzume yazdığı ve bu manzumenin Bosna’da bulunan Musika Yüzbaşı’sı Fuad Ağa tarafından bestelendiği yazılmaktadır. Belgenin devamında ise bir Latin’in Müslümanlar için iyi şeyler yazmasının garip olması sebebiyle bu sözlerin Türkçe’ye çevrilerek notalarıyla beraber belgenin muhatabı olan makama gönderildiği ve izin verilmesi halinde sancak teslim töreni sırasında icra edileceği beyan edilmektedir.
Bu eserin icrasına izin verildiğini Ahmed Cevdet Paşa’nın Tezakir’inde görmekteyiz. Cevdet Paşa sancak teslim töreni esnasında bu eserin icra edildiğini ve halkın bu eseri büyük hayranlıkla dinlediğini yazmıştır.
Yukarıda hakkında kısaca bilgi vermeye çalıştığımız alay musikaları Osmanlı coğrafyasına çok kısa zaman önce giren yeni tip askeri müziğin ülke geneline yayılmasında önemli rol oynamıştır. Daha evvelde bu musikalar İstanbul’da bulunan ve bizzat saray ve erkanına musiki icra etmekle yükümlü olan Musika-i Hümayun ile ilişkili bir şekilde varlıklarını sürdürmüş ve Musika-i Hümayun bu toplulukların kurulması sırasında adeta bir prototip olmuştur. Bu kurumların Musika-i Hümayun ile bir diğer bağı ise alay musikalarına eğitmen sağlayan bir kurum olmasıdır. Bu açıdan bakılacak olursa Musika-i Hümayun’un Abdülaziz döneminde ülke genelinde yapılan askeri musikinin şeklinde birebir etkili olduğu söylenebilir.
Alay musikalarından hareketle dönemin askeri musiki yapısını daha net görmemizi sağlayacak bu bilgileri vermemizin ardından asıl konumuz olan Musika-i Hümayun kurumunu anlatmaya başlayabiliriz.