Abdülaziz’in Tahta Çıkışı ve Islahatları

0
7244
Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz Kimdir. Ottoman Empire Ottomano Abdul Aziz Sultano Abdulaziz Padishah İmperial Of Ottomane 2 1920x1374
Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz Kimdir. Ottoman Empire Ottomano Abdul Aziz Sultano Abdulaziz Padishah İmperial Of Ottomane 2 1920x1374

Sultan Abdülaziz’in Tahta Çıkışı ve Yenilikleri

Sultan Abdülaziz, Sultan II. Mahmut ile Kafkasyalı Şapsıh Çerkez kabilesinden cariye Pertevniyal’in oğludur.
II. Mahmut öldüğünde Sultan Abdülaziz henüz dokuz yaşındaydı. Tahta geçen abisi Sultan Abdülmecid’in (1839-1861) 22 yıl süren saltanatı boyunca “saltanat veliahdı” olarak çocukluk ve gençlik dönemlerini geçirdi.
Bu devrede İslam ve saray eğitiminin yanında müzik ve resim dersleri almıştır. Ancak politik ve askeri deneyimler edinmesine izin verilmemiştir. Sultan Abdülmecid’in beklenmedik ölümünün ardından 25 Haziran 1861’de, Topkapı Sarayı’nda Babüssaade önünde düzenlenen geleneksel cülus töreniyle 31 yaşında tahta çıkmıştır.

Sultan Abdülaziz tahta çıktığında devlet çok ciddi mali kriz içinde bulunuyordu. Sadaret makamında Kıbrıslı Mehmet Paşa Bulunuyordu. Ona hitaben yayınladığı Hatt-ı Hümayun’da, halkın refahını sağlamak amacıyla çıkarılan kanunları tasdik ederek, tasarrufa uyularak maliyenin düzene konulmasını, ordu ve donanmaya önem verilmesini ve müttefik ülkeler ile yapılan anlaşmalara bağlı kalınmasını istemiştir.

Sultan Abdülaziz tasarruf tedbirlerine önce kendi hane halkında ve sarayında uygulayarak bürokrasiye örnek olmaya çalışmıştır. Hazine-i Hassa gelirlerinin üçte birini devlet hazinesine terk ederek, devlet gelirlerini artırmak istemiştir. Bu davranışları halk nezdinde sevgi ve itibarını artırmıştır.

Sultanın bu politikaları yurt dışında da övgü almıştır.

Sultan Abdülaziz devri genel itibariyle devlet idaresini yeni bir düzene koymak için yapılan çalışmaların oldukça yoğun olduğu bir devirdir. Tanzimat devrinin en önemli padişahlarının başında Sultan Abdülaziz gelmektedir. On altı yıllık saltanatı boyunca, Osmanlı İmparatorluğu’nun birçok alanında Tanzimat reformları hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Bu devirde Vilayet Nizamnameleri ve Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile vilayet idaresinde ve eğitimde köklü yenilikler yapılmıştır.

Sultan Abdülaziz’in ilk dönemi olarak tabir edilen 1861-1871 döneminde, Tanzimat’ın mucidi olarak gösterilen Mustafa Reşit Paşa’nın yetiştirdiği Ali ve Fuad Paşaların çok ciddi katkıları vardır. Bu dönem Tanzimat reformlarına devam edilerek, iyi bir dış politika takip edilmiştir.

Sultan Abdülaziz, yurt dışına çıkan ilk Osmanlı padişahıdır. Fuat Paşa’nın teşvikiyle ilk olarak Mısır seyahatine, ikinci olarak Fransız İmparatoru III. Napolyon’un daveti üzerine Avrupa’ya yapılmıştır. Avrupa ziyareti; Napoli-Toulon, Paris, Londra, Brüksel, Viyana ve Budapeşte resmi ziyaretlerini kapsayan, yaklaşık iki ay süren uzun bir program olmuştur.

Avrupa’da gördüğü modern yapılardan, teknolojik yeniliklerden ve askeri güçten çok etkilen Sultan Abdülaziz, ilk iş İstanbul’un mimari görüntüsünü değiştirmek için; Çırağan ve Beylerbeyi sarayıyla Ayazağa, Tokat Bahçesi, Alemdağ, İcadiye köşklerinin yapımlarını başlatmıştır. Tersane’nin ve Tophane’nin modernleşmesini, Feshane’nin tevsii, Galata Köprüsü’nün yenilenmesini, demiryolu yapımı, Karaköy- Beyoğlu Tüneli’nin açılması, ilk atlı tramvay vb. birçok yenilikler ile Donanmanın yenilenmesi, askeri fabrikaların kurulmasını, Mektebi Sultani, Darülfünun, sanayi mektepleri ve Tıbbiye olmak üzere yeni eğitim ve bilim kurumları hizmete girmiştir.

Sultan Abdülaziz iyi niyetle devletin hak ettiği güç ve zenginliğe kavuşmasını istiyordu. Ancak bunları yapacak mali yeterliliğe devlet hazinesi sahip olmadığı için dış borçlanma yoluyla kamu harcamaları karşılanmış ve mali bunalımın derinleşmesine neden olmuştur.

Hariciye Nazırı Ali Paşa’nın belli bir halefi bulunmuyordu. Hükümet işlerini on yıldır aralıksız Fuad Paşa ile beraber yürütmüşlerdi. Fuad Paşa’nın Şubat 1869’daki ölümünün ardından Ali Paşa’nın idaredeki hâkimiyeti iyiden iyiye artmıştır. Tüm bu gelişmeler olurken Ali Paşa siyasal bir varis yetiştirmemesi devlete büyük zarar vermiştir. Paşa, ne üstün olduğu dış işlerinde, ne de içerdeki reform  programını devam ettirecek bir bürokrat bırakmamıştır.

1871 tarihinde Sadrazam Ali Paşa ölünce yerine Mahmut Nedim Paşa atanmıştır. Bu atama ile Sultan Abdülaziz’in ikinci dönemi (1871-1876) başlamış oldu. Sultan Abdülaziz’in, paşanın ölüm haberini alınca, “İşte şimdi padişah olduğumu anladım!” dediği rivayet edilmiştir. Ali Paşa’nın ölümünü izleyen dört yılda, Osmanlı İmparatorluğu’nun iç durumu yavaş yavaş daha çok karıştı. Mahmut Nedim Paşa’nın bir yıl kadar süren sadrazamlığı sadece idari istikrarsızlık yaratmamıştır. Sonraki üç yılda altı sadrazam değişmiştir. Üst yönetimdeki değişiklikler zaman zaman alt kademelerdeki yer değişikliklerinde kaos yaratacak şekilde hızlanmıştır. Bu arada yıllar geçtikçe Sultan Abdülaziz’in idari sisteme etkisi, eskiye nazaran çok daha fazla hissedilmeye başlamıştır. Tüm bu gelişmeler ilaveten, 1873-1874 tarım krizi, 1875 de doruğa çıkan hazine krizi ile devlet çok zarar görmüştür. Mali krizlere ilaveten Yemen Aşiretleri ile olan savaşlar ve Hersek isyanları devleti içinden çıkılmaz bir duruma sokmuştur.

1875-1876 arası yaklaşık sekiz aylık bir süre için tekrar Mahmud Nedim Paşa Sadrazamlığa getirilmiştir. Balkan isyanlarının giderek genişlemesi, dış borç vadelerinin gelmesi, hazine gelirlerinin beklenilen kadar olmaması, doğal afetlerin ve kıtlıkların yaşanması, israfın önlenememesi vb. görünen sebepler sonucu 6 Ekim 1875 tarihinde dış borç faiz ödemelerinin ancak yarısının ödeneceği, diğer yarısının ise yeni devlet tahvilleri ile değiştirileceği yönünde Ramazan Kararnamesi yayınlanmıştır. Tüm bu gelişmeler Sultan Abdülaziz ile Mahmud Nedim Paşa’nın iktidarının sonunu getirmiş ve Sultan Abdülaziz taht’an indirilerek yerine V. Murad’ın getirilmesi ile son bulmuştur.

Sultan Abdülaziz devri, Tanzimat reformlarının uygulamaya konulduğu, İmparatorluğun dağılmasını engellemek amacıyla yapılan ıslahat çalışmalarının yoğunlaştığı bir dönemdir. Söz konusu dönemde, başta Vilayet Nizamnameleri çıkartılarak, vilayet idaresi olmak üzere birçok sahada ıslahat çalışmaları yapılmıştır. Osmanlı idarecileri, yabancı devletlerin Osmanlı iç işlerine karışmalarını engelleyebilmek düşüncesiyle çeşitli ıslahat faaliyetleri yürütmüşlerdir.

Vilayet idaresinde yapılan yenilik çalışmalarının başlıca amacı, Avrupalı devletlerin Osmanlı iç işlerine müdahalelerini engellemek ve ülke içerisinde asayişi temin etmektir. Bu konuda yapılan bütün iyi niyetli çalışmalara rağmen, Avrupalı devletler bir yolunu bulup, çeşitli bahanelerle Osmanlı Devlet’inin iç meselelerine müdahil olmuş, her fırsatta Osmanlı azınlıklarını kışkırtmışlardır.

Sultan Abdülaziz devrinde yabancı devletlerin müdahaleleri ve Hristiyan tebaanın isyanlarıyla uğraşırken bir yandan da Müslüman tebaanın çoğunlukta olduğu bölgelerde   önemli   meselelerle   uğraşmak   zorunda   kalmıştır.   Nitekim   özellikle Anadolu’da devlet otoritesini tanımayan konargöçer aşiretler önemli bir mesele olarak devleti uzun yıllar uğraştırmış, Çukurova’da bulunan aşiretler Fırka-i İslahiye’nin çalışmaları sonucunda büyük oranda iskân edilmiştir. Ancak aynı başarı Dersim ve Akçadağ bölgesi aşiretlerinin iskânında gösterilememiştir. Bütün uğraşlara rağmen İmparatorluğun dağlık bölgelerinde kontrol ve asayiş tam manasıyla sağlanamamıştır. Fırka-i İslahiye’nin çalışmalarından bazıları şunlardır. Cebel-i Bereket Islahatı, Kozanoğlularının ve Aşiretlerinin ıslahı, Zeytun Islahatı, Dersim Islahatı, Akçadağ Islahatı gibi.

Abdülaziz devrinde ayrıca, maarif işlerini belli bir düzene sokmak ve Batılı devletlerin bu meseleden dolayı Osmanlı iç işlerine müdahalelerini engellemek amacıyla Maarif Nazırı Safvet Paşa’nın başkanlığında kurulan bir  komisyon tarafından 1 Eylül 1869 tarihinde Maarif-i Umumiye Nizamnamesi yayınlanmıştır.

Sultan Abdülaziz döneminde kara yollarının ıslahına çalışılmış ve önemli ticaret merkezleri arasında yeni yollar inşa edilmiştir. Yol meselesinde atılan en önemli adım, bu devirde demiryolu ağının yaygınlaştırılmaya çalışılmış olmasıdır. Sultan Abdülaziz demiryolu hattı kurulmasına çok önem veriyordu, hatta bir  gün; “demiryolu yolu hattının saray bahçesinden geçmesi söz konusu olduğunda, memleketime demiryolu yapılsın da isterse sırtımdan geçsin, razıyım ” dediği rivayet edilmiştir. Demiryolu yapımı için yeterli mali güce sahip olmayan devlet, Avrupalı şirketlere çeşitli imtiyazlar vererek demiryolu yapımını sağlamıştır. Demiryolu sayesinde isyanları bastırmak, savaş zamanlarında cepheye asker sevk etmek, bir yerden bir yere mamul mal taşımak eskiye nazaran oldukça kolaylaşmıştır. Ayrıca demiryollarının Osmanlı topraklarına girmesiyle takip eden yıllarda Osmanlı ticari ve zirai faaliyetlerin kısmen de olsa canlılık kazandığı söylenebilir.

Sultan Abdülaziz döneminde, 1863 tarihinde üç kişilik bir komisyon olan Ziraat Fırkası kurulmuştur. Bu fırkaya, ülkenin temel zenginlik kaynağı olan tarımın geliştirilmesi ve bu husustaki tekliflerin görüşülüp karara bağlanması, ticari değeri yüksek ürünlerin üretiminin teşvik edilmesi, zirai ve sınai ürünlerin üretim ve ticaretine ait istatistikler yapılması görevleri verilmiştir. Yine bu dönem, mahalli seviyede yapılacak ekonomik gelişmelerle alakalı olan çalışmaları organize etmek amacıyla 1868 yılında Şura-yı Devlet’in içinde bir Nafia Dairesi kurulmuş ve bu daireye tarım alanında yapılacak gelişmelerle ilgili konuların ve söz konusu alanda üreticiye verilecek imtiyazların görüşülerek karara bağlanması görevi verilmiştir.

Söz konusu devirde, Sultan Abdülaziz ve bürokratlarının iyi niyetle yapmaya çalıştıkları reformlara rağmen istenilen sonuçlar bir türlü alınamıyordu. Özellikle 1861-1871 arası Ali Paşa ve Fuad Paşa zamanında hızlı reformlar yapılarak Batı tarzı iyileştirmeler yapılmıştır ancak ikinci devre olan 1871-1876 arası reformlar yapılamamış, mali kriz derinleşmiş ve devletin kronikleşen meseleleri bu devirden sonra da artarak devam etmiştir.

CEVAP VER